22 Kasım 2008

"Yemekteyiz" deermişim

Aslında takip ettiğim doğru düzgün bir tv programı yok..Fazla televizyon izlediğimde söylenemez..Benimki "dudak tiryakiliği" sadece..Can sıkıntısından zap yaparken ilginç bir şeye -ya da güzel bir bağyana- rastlarsam oturup izliyorum..Eğer izlediğim diziyi beğenirsem (türkçe altyazısı da mevcutsa) televizyondan bilgisayarıma terfi ettiriyorum..Yarışmaların öyle bir şansı yok..En fazla bir-iki izleyişimden sonra bir daha izlemem...derdim..Yemekteyiz programından önce..Şimdi "yemekteyiz" başlar başlamaz televizyona kilitleniyorum....Böyle başladım diye sevgi pıtırcığı olacağım sanmayın..Bu ne lan? Bu ne? Nefret ediyorum bu programdan..İnsanlar birbirlerine bu kadar mı gıcık olur..Aradan kameralar çıksa birbirlerini boğacaklar..Zaten ilk izlediğimde "Hasan Bey" diye bir cibiliyetsize rastladım...ne desem az kalır..Ben çıksam daha güzel yemek yaparım..O derece beceriksiz..O andan anladım dengesiz bir programla karşılaştığımı...


Bir kere programın formatı salakça..Bilmeyenler için söyleyim..5 kişi hergün birinin evine misafir olmak sureti ile yemek yiyorlar..Sonra da birbirlerini oylayıp kazananı seçiyorlar..Burdan şunu anlıyorum ki yarışmayı kazanabilmek için yemek yapmayı bilmeye gerek yok..Biraz konuşmayı bil, ikili oyna yeter..Ne biliyim her gittiğin evde evsahibini yağla (sonra git arkasından düşük not ver)..Bayanlara çiçek götür her akşam..Yarışmacıların arasında laf taşı..İftira at..Dedikodu çıkar..Ne yap ne et herkesi birbirinden tiksindir yalnız seni sevsinler...Güzel yemek yapacağım diye boşuna uğraşma..Çünkü kimse yemek filan beğenmiyor..Ne "damak tadları" varsa hiç birşey uymuyo anasını satayım..Tuzun azlığına takıyorlar (sonradan tuz eklemek akıllarına gelmiyor hiçbirinin), çatala takıyorlar, gözünün üstünde kaşın var diye takıyorlar ver ediyolar 3ü 4ü..Daha yeni bahsettiğim cibiliyetsiz herkese kalın kitap bana ince kitap hediye ettin diye puan kırdı..Anlayacağınız belirli bir puan sistemi bile yok..Adamın tipini sevmeyip puan kırabilirsiniz..Zaten bu puan kırılma korkusu yüzünden herkes acayip gergin..Birkaç dakika sonra tabaklarla birbirlerine saldıracaklar gibi bir hava var..Ben de artık neden kimse birbirini yemeğe çağırmıyor diye merak ediyordum..Al sana neden..Düşünsenize böyle bir misafirinizin olduğunu...Bana böyle bir adam gelse daha çorbasını içmeden kovarım ben onu..Başlarım yarışmasına..Zaten o kadar yemeği yapana kadar feleğim şaşmış..Dört kişilik ailenin bir ayda yiyeceğini bir akşam için telef etmişim..Adam çıkıyor suyu niye sağa koydun, bu çatal niye diğerlerinden 2 santim kısa gibi nedenler buluyor..Böyle yapacaksan hiç gelme daha iyi..Benim bildiğim yemek kötü bile olsa "ah ah çok güzelmiş tarifini alayım ben bunun" filan denir ev sahibine..Bu konuda dürüstlük kabul etmem arkadaş..Gelmesin bana dürüst insan..Bu arada herkes birbirine 1 puan verirse -ki iş oraya doğru gidiyor- kim birinci olacak?


Dikkatimi çeken diğer bir nokta ise yarışmacıların çoğunun bekar olması..(bu konuda yapımcılar "işin içine aşkta girsin reytingler çoşsun" mantığı ile hareket etmedilerse bende Enis değilim)..Meğer ne kadar çok marifetli bekarımız varmış..Yaprak saranları mı dersin börek açanları mı istersin...Bunca yıldır ne kadar yanlış tanımışım bekarları..Ben şöyle şeyler bekliyordum:

-Niyaziciğim bugün menü olarak sadece salçalı makarna seçmen çok güzel olmuş..
-Bugünün gazetesi üstüne servis etmen büyük incelik..
-Çatalların suya tutulmuş olması artı puan..Yarışmanın birincisi sen olmalısın...
-Aaa haksızlık ediyorsunuz..Geçen gün Faruk'un dışarıdan lahmacun ısmarlaması daha güzeldi..Bence o birinci olmalı..
-Peki Nihat ne olacak?Taze ekmekle peyniri önümüze koymadı mı..Yanında da bira servis etti zaten..10 puan helal-i hoş olsun...

Bugüne kadar ben bekarları böyle duydum böyle gördüm...


Ayrıca bugünden sonra "yemekteyiz" oynamaya başlıyorum:

-Sevgili anneciğim sofra düzenin ivrenç..
-!?%...
-Çorbanın tuzu az.Pilavın damak tadıma uymuyo...blabla
-Yok lan sana bir daha yemek..Beğenmiyosan kalk kendin yap bundan sonra yemeğini..
-Aaa olmaz böyle ama..Ne biçim ev sahibisin sen..Burdan da puanını kırıyorum 10 üzerinden ancak 2...O da annem olduğun için..
-...
-Anne televizyona naapıyosun?Daha yemekteyiz izleyecektim ben...


Son Söz:Sanırım biraz uzun yazı oldu..Bari son söz kısa olsun.."Yemekteyiz'e kafam girsin"..Evet..Demek istediğim bu..Biterken "Pink-so what" çalıyordu..(aa ne çabuk döndü bu..hani gitmişti?? :) )

Edit:Sevgili Gay-yor dan bir ekleme var..Meğer unutmuşum..Bu yarışmadaki herkes villada oturuyor..Ama 10bin yetelee için yapmadıkları şebeklik yok.. Nasıl bir angutluk bu? (teşekkürler Gayyor)