16 Mart 2009

Ayaküstü'nden

Üzgünüm..Uzun zamandır buraya bir şeyler yazamıyorum..Birşeyler karalamak için pek vaktim olmuyor..Aslında hiçbirşey için vaktim yok..Ne yapmaya kalksan zaman yetmiyor..Benim haberim yokken gün 14 saate indi de bana söylemeyi mi unuttunuz? Ehe ehe...Bu iğrenç espriyle birlikte postumuza devam edelim...Moralim sıfırın altında şu sıralar...Pek bir neden de bulamıyorum kendime..Eskiden bir-iki saçmalar üzülürdüm..Sonrada “ne kadar salakça yıhyıh” diye hayatıma dönerdim..Yapamıyorum şimdi...

...Hayatıma yeni karakterler istiyorum mesela (-hayat bir oyunsa; ey yapımcı cimrilik yapma, yeni oyuncular al oyuna)...Ne bileyim nefret edeceğim biri bile olsa kabulüm..Maksat hayatıma renk gelsin..Yeni kostümlere de ihtiyacım var.. Acil bir mont ve takım elbise alacağım..Takım elbise beğendim ama bir türlü mont beğenemedim..Kış sonuna doğru ucuzlar diye bugünlere bırakmıştım..Fiyatlar hala kol gibi şerefsizim..Fazla çeşidi de kalmamış..Kış bitti sayılır diye öbür seneye ertelesem...havalar kafayı bozdu..Günü gününü tutmuyor..Örneğin şu anda kar yağıyor..Ne yapacağımı şaşırdım...

Şaşırmak demişken...Buradan Esen yayınlarını da kınıyorum..Ellerindeki kitapları piyasadan toplamışlar..Ben “fizik-elektronik” kitabını ikinci dönem alırım diye bırakmıştım..Şimdi ortada mal gibi kaldım..Esen yayınlarının sahibi burayı okuyorsa hemen kitapları geri dağıtsın :) ..Feysbukta eski haline dönsün..Tam alışıyorum derken yepyeni bir şekle büründü eşşoğleşşek (hoppalaaa kontrolden çıktım)...Bir de ne çok video paylaşan var anasını satayım ya.. Ben Facebook’un sahibi olsam ttnetten rica ederdim “Şu youtube’u açın da oraya gitsin şunlar gül gibi sitemin içine ettiler” diye...Görünüm yenilemekten daha çok makbule geçer valla...

... Kusura bakmayın oradan oraya atlıyorum ama çok doldum...Söylemek istediğim çok şey var bu postta...Sadece bu postla da sınırlı değil hatta..Bir kaç “itiraf mealcisi” çıkacak malzeme duruyo elimde..”Rezil anılar” ımı yazmayı sürekli erteliyorum...Bir Recep İvedik-2 cdsi elime geçti...bari onu inceleyim yazayım dedim...Ulan günlerce tartıştığınız film bu muydu? Bir iki çift laf etmek için bile malzeme bulamadım...Kaldı ki “film” diye incelemek...Recep İvedik’i tartışanın Recep kadar aklı yoktur deyip son noktayı koymak istiyorum...(Güzel film olarak gölgesizler var gibi..Onu da izlemeyi çok istiyorum ama bir fırsat bulamadım)

Neyse (kaçıncı neyse oldu sayamadım)...Keyfim yerine geldi gibi..Bir post içinde bu kadar değişebilen başka yazar var mıdır acaba???Sanırım türümün tek örneğiyim :)...Yazıyı bitirmeden önce hayat=oyun ilişkisine dönmek istiyorum..Yeni bir “hikaye” de istiyorum...Her nerdeyse çıksın artık (2009 ne kurak bir yılmış yaa. Yıl sonuna kadar beklemeyim hakkında düşündüklerimi söylemek için, “hiç sevmedim kendisini”)...Platonik filan da olsa umurumda değil...Yeterki olsun, senaryo renklensin...(-eneee....mirkelamın bir şarkısı vardı ya...ey aşk nerdesin diye...aklıma o geldi birden)

Ehm...Bi türlü bitiremedim yazıyı (sohbet türünde bir eser icra ediyorum şu anda galiba, bir eşit ağırlıkçı arkadaş bilgilendirsin bizi)...Merak etmeyin az kaldı...Son olarak bir şeye değinmek istiyorum..Okan Bayülgen’in Disko kralı hakkında...Sürekli takip ettiğim bir program değil...Zap yaparken denk gelirsem oturup izlerim...cumartesi günü rastladım, bir şey dikkatimi çekti..Yok..Hayrettin dedemizin (buradan şapur şupur ellerini öpmek istiyorum ayrıca) “gereksiz tüketim çılgınlığı bizim sonumuzdur” demesinden sonra Nokia’nın “dıpdıpdıp dokunmatik Nokia bilmemneçiftsıfıraltmış piyasada hemen alın” reklamı çıkması değil (ironiye gel ironiye)...Programın ortalarına doğru tonton dedemiz ile ninemiz için bir şarkı çalındı...”Seven ne yapmaz” adlı eski bir şarkı...Şarkının sözlerinin bir kısmı şöyle ......
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda seven ne yapmaz (nımnımnımnınımmmm)......


Sonrasında büyüklerimizi uykularına uğurladık..Yerlerini yeni yetme şarkıcılar geldi...Rafet el roman ile ortalığa fırtlayan Yusuf Güney kişisi şarkı söylemeye (son günlerin popüler şarkısı) başladı...Nakaratından bir kısım tam olarak şöyle......
İllede uğruna ölmem mi gereğk
heder oldum aşkına bilereğkkk......

Ulan nerden nereye gelmişiz 50 yılda...Yorum yapmaya gerek var mı???

...Bugünlük bu kadar...Sonunda bittieee...Biraz dağınık olsa da iyi kötü bir şeyler ortaya çıktı...Siz bu yazıyı okurkene ben “haribo plastik şeker” yiyo olacağım...Ne güzel bişiy lan bu...Yıhyıhyıh :)