30 Temmuz 2009

Saçla ilgili bi yazı

Sevgili Okur!..Geçtiğimiz cuma itibarı ile saçımı -uzun zamandır istediğim gibi- halk arasında "3 numaraya vurdurmak" diye adlandırılan şekilde kestirmiş bulunuyorum..Size haber vermekte birazcık geciktim..Ama takdir edersiniz ki iş güç filan..Çok yoğun bir insanım ehehe..Yalan lan..Ne işi gücü? Birazcık tembellik yaptım..Bir de azıcık kota sorunum var..Onu geçmemek için birkaç gündür interneti minterneti boşladım, başka uğraşlara verdim kendimi..Ay sonunu getiremeyen memur gibi hissediyorum şuan..Neyse..Dediğim gibi uzun zamandır böyle birşey yapmak istiyordum..Bi türlü cesaret edememiştim..Şimdi hem yaz tatilinde olmamız hem de sıcaklardan delirmem sebebiylen bu hayalimi gerçekleştirmiş bulunuyorum ehehe..Sonuç olarak yeni görünüşümden hem çok memnunum hem değilim..Nasıl oluyor diye sorarsanız anlatayım..Memnun değilim..Çünkü ben bir Wentworth Miller, olmadı bir David Beckham'ın kısa saçlı haline benzeyeceğimi zannederken; daha çok onların -en kibar tabiri ile- kaba diye adlandırılan oturma organlarına benzedim (burada oturma organlarının kendileri kadar yakışıklı olduğunu varsayıyorum)..Memnunum çünkü..Bir önceki cümledeki hayal kırıklığı (oeeh, ne hayal kırıklığı!)nı saymazsak gayet de hoş oldu..Şimdi kendimi boşuna itin g.tüne sokmama gerek yok..Bir Umut Sarıkaya karikatürlerindeki kepçe kulaklı, yamuk kafalı, kel çocuklara da benzeyebilirdim..Yani bir David Beckham bir Wentworth Miller dediğime bakmayın, içten içe Umut Sarıkaya karikatürü olmaktan korkuyordum..Çok şükür öyle olmadım..Hatta gözlüğümü çıkarmadığım sürece "güzel oldu" da diyebilirim..Ki burada sürekli gözlük kullandığımı, bazen yatarken bile çıkarmadığımı (7/24 gözlük) dikkate alırsak no problemo! Güzel oldu güzel ehehe..Düşünsenize..Şu an sakalım saçımdan uzun! Yani bunu diyebilmek için bile değerdi..Bundan sonra sürekli böyle yapmayı bile düşünebilirim..yıhyıhyıh...

Not: Şimdi yazının resmi olarak buraya bir fotoğrafımı koyup sizin de fikirlerinizi sormak isterdim..ama kim uğraşacak yok gözleri kapat, yok yüze ışık vurdur, yok resimin kontraksı ile oyna..Yapmaya üşendim..Hafiften Harun Tekin'in gözlüklü haline benziyorum (ne hafifteni? bayaa benziyorum kılıksıza)..Bari O'nun bir fotoğrafını koyayım dedim..Onu da bulamadım..Youtube'daki Kısa devre programlarından pirint-skriin yapmaya da üşendim..Bu yüzden Wentworth'un bir fotoğrafını koyuyorum..Yoksa alakam yok...
Not2: Bu yazıyı kafamda daha eğlenceli, daha düzgün yazmıştım aslında..Ama o gün kağıda dökmeye üşenince bugün böyle birşey çıktı..İbret olsun diye silmiyorum-yayınlıyorum..Hepiniz bu yazıyı gördükçe yazma işini ertelemeyin, konu aklınıza geldiği an yazın..Yani ben bir daha böyle bir hataya düşmeyeceğim..
Not3: 3üncü bir not yok ama yazmış bulundum..Neyse..Klasik cümlerimle yazıyı bitireyim bari..Bir yazının daha sonuna geldik..Biterken "Candan Erçetin - telgrafın telleri" çalıyordu..Kendinize iyi bakın efendim...