7 Eylül 2009

Doğmamış Çocuğuma Mektuplar

Sevgili Evladım;
Kusura bakma, uzun zamandır sana yazamıyorum..Malum..İş güç- ders mers filan..Sevgili baban bugünlerde çok yoğun maalesef...Bırak sana vakit ayırmayı, kendime ayıracak vaktim yok..Böyle bir durumda sana nasıl yazayım bencil eşşoğleşşek..sus konuşma! öhm..Eminim ki senin de böyle zamanların olacak..Ve yine eminim sana "ohh öğrenci olmak ne güzeldi, dert yok sorun yok, daha fazla çalış evladım, ben senin zamanındayken..." diye başlayan cümleler kuracağım.O zaman bu mektubu alıp bana gösterebilirsin..Büyük ihtimal "montaj bu", "artık devir değişti tabii Çelik'te değişti" ya da "Galatasaray-Fener maçı kaç kaç ya?" diyerek seni yalanlayacağım, ama burdan da olsa söyleyeyim: "Seni anlıyorum..O aşamalardan ben de geçtim"...Ohh..Çocuğunu anlayan sevecen baba imajını da ilk paragraftan verdim..En azından bu mektup bu işe yarasın..Okuduktan sonra direk çöpe atma yani..Hiç olmazsa geri dönüşüm kutularına at..Ağaçlar bizim geleceğimizdir (çevreci baba profili de tamam)...

Konuyu dağıttık yine..Ne diyordum?...Hah..Sana yazamamamın bir diğer nedeni de yazacak konumun kalmaması..Daha adını bile bilmeden bu kadar mektubu yazdığıma dua et..Başka ne yapabilirim ki? "Annenizle nasıl tanıştım?" diye ecnebi memleketlerin birinde bir dizi var..Oradaki gibi annenize giden yolu* da yazamam sana (*o dizideki yol çok uzun bu arada, en az 1550 mektup çıkar, belirtmeden geçmeyeyim)..Çünkü her son sınıf öğrencisi gibi, geride kalan 3 yıl boyunca tüm sevgili kaynaklarımı tüketip "bu seneyi boşver hacı, hele bir üniversiteye gideyim yapacağımı(!) yaparım(!)" diye kendimi kandırma moduna yavaş yavaş geçmekteyim..Kulübü ile 1 senelik kontratı kalmış, başka kulüplere yelken açmayı bekleyen futbolcu gibi hissediyorum lan kendimi..Ne olur ne olmaz diye zor günler için sakladığım bir-iki aday adayı dışında elimde hiçbirşey yok..Onlarla da pek uğraşacağımı sanmıyorum..Bırakayım onlar harekete geçsin di mi?

Yani anlayacağın..Bu durumda sana anlatabileceğim "derste Osman amcanla şunu yaptık", "bugün mat-2'den şu konuyu çalıştım" gibi şeyler..Onlarında pek reyting alacağını zannetmiyorum..Bu arada Osmancık çok iyi bir çocuktur..O'nun gibi tiplerle gezmende hiçbir sakınca görmüyorum..Burak amcan hâlâ yasak ama..Bir de İhsan dayın gibi ultra-geyik tipler var..O zamana kadar yasaklamadıysam onları da yasaklıyorum..Sus konuşma..İhsan dayına güleceğine otur dersini çalış..Ben senin zamanındayken...öhm..pardon..Daha zamanı vardı di mi? Bir gelecekten bir geçmişten bahsedince karıştırdım bir an..Milyon dolarlık yapımlar bile işin içine zaman atlamaları girince saçmalıyorsa benim saçmalamam bir hayli normal..Bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim..Gelecekte modern-espritüel(!) babalar gibi "saç malanmaz taranır" esprisini yapmaya başlarsam çekinme, vur beni...Mahkeme de bu mektubu göstererek beraat edebilirsin..Hakim bey, vurulmayı kendim istedim; çocuğun bir suçu yok...

Sevgili evladım..Yine hiçbirşey anlatamadan mektubun sonuna geldik..Anlatacağım çok önemli(!) konuları başka mektuplarda anlatırım artık..Seni daha fazla sıkmak istemiyorum..Şimdi arkadaşlarına gidip "öff benim babam ne çok konuşuyo yeaaa" diye dedikodumu yaparsın..Terbiyesiz herif ben seni gidip ona buna anlatıyo muyum? Neyse..Yaklaşık bir 15-20 yıl sonra görüşmek üzere(30küsürümden önce gelme lütfen)..Annene selam söyle..Kardeşini -varsa- gözlerinden öp..
Sevgilerimle...
Baban


Alakasız Not:Bu "mektup" bir süreliğine son yazım belki de..Bundan sonra pek fazla yazamayabilirim..Evcil Panda bir süreliğine Nixe ve Yasemin Abla'ya emanet olabilir..Yine de sizi takip ederim diye düşünüyorum...Sadece ikisini bir arada (oku-yaz) yapabileceğimi sanmıyorum...Yeniden görüşebilmek dileği ile...kendinize iyi bakın efendim...(kesin son mon değil ama..bakarsın 2 gün sonra yeni bir yazı filan olur..bilemiyorum..dramatik birşey olsun istedim sadece, o da olmadı gibi sanki?)(Foto)