25 Şubat 2009

İtiraf Mealcisi...

floozy, Kadın , 22 , İstanbul
Gözlerimin içine bakarak "Ona çok aşığım; ama bana çektirdiği acılara daha fazla katlanamayacağım." dedi, gözlerini kapatarak yüzünü yüzüme yaklaştırdı. İrkilerek geriye çekildim. Ah bu erkekler yok mu, başkasına ilan-ı aşk ederken bile gözleri dışarıda!
Meali:Tabii bu olay sadece hayallerimde gerçekleşmiş de olabilir…Bir erkeğin öpeceği kıza bunu diyecek kadar salak olmadığını herkes gibi biliyorum…Ama napıyım? “daha fazla katlanamayacağım” lafını duyunca birden ümitlendim…Ee bu kadar hayal kurmuşken de sizlerle paylaşmak istedim..

***
hayalethayatgüzel, Erkek , 26 , İstanbul
Eğer bir maçtan sonra eve hatıra olsun diye koltuk götürmek isterseniz; yol boyunca "Maçtan mı abi?" ya da "Sen mi kırdın koltuğu?" sorularına maruz kalırsınız. Tecrübe ile sabittir.
Meali: “Hatıra” anlayışı koltuk kırmak olan bir öküzüm…Takımıma zarar vermişsem banane? Bilete o kadar para ödedim…Önümüzdeki Gaassaray maçı içinde acayip planlarım var (bu koltuğu sahaya fırlatcam)

***
bucubucu, Kadın , 23 , İzmir
"Sence boyu mu, işlevi mi?" dedi. "Sen niye tasalanıyorsun ki; ikisi de yok sende!" demedim, diyemedim...
Meali: Hem boyu hem işlevi olan erkekler aranıyor…Benimki bana yetmiyor da >:)…

***
magir, Kadın , 23 , Adana
İtalya'ya giden arkadaşım taharet musluğunun olmadığı tuvaletlerden birinden çıkıyor ve yan taraftan bir ses duyuyor: "Lan oğlum bu i.neler kedi mi ne? G.tlerini yalayarak mı temizliyor bunlar?" Evet Türküz, harbiyiz ve her yerde aynı özellikleri sergilemekten gurur duyuyoruz!
Meali: İnternetten okuduğum efsaneleri kendi başımdan geçmiş gibi anlatmayı çok seviyorum..Hatta aklıma gelmişken bi tane daha anlatayım…Barış Manço Fransa'da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuk olur blablabla…

***
hanibenimitirafim, Kadın , 35 , İstanbul
Akşam ailece oturmuş Doktorlar dizisini izliyoruz. Bendeniz, doktor Levent rolüne bürünen Kutsi' yi kastederek “Bu adam gibi kocam olsun, yüz milyar sevgilim olsun!” deyip bombayı patlatıyorum. Yok yok sapık değilim. Değilim değil mi?
Meali:Kutsi eğer bu itirafı okuyosan lütfen beni araa…Naapcan elalemin şımarık kızlarını…Ben sana deliler gibi aşığım….Numaram 05xxxxxxxx (Arkadaşları arasında Kutsi’ye benzetilen site sakinleri de arayabilir…Doktor olması tercihim)

***
hınıkım, Kadın , 34 , Adana
Yaklaşık on yıldır ayrı olduğumuz halde bir türlü unutamadığım adama, hiçbir özel gün falan değilken bir hediye gönderdim, geri geldi. Aynı hediyeyi tekrar gönderdim, gene geri geldi. Hırsımı alamayıp oldukça pahalı bir şey gönderdim, daha sonra başka bir sürü şey, hepsi geri döndü. En son 13 Şubat tanışma yıldönümümüzdü, onun için gönderdiğim gülleri de almayınca ona bir daha hediye almayacağıma yemin ettim, bunu da her şey gibi ona yazdım. Birazdan internetten yemin kefaretinin kaç para olduğuna bakacağım. Durduk yerde masraf çıkarmakta üstüme kimseyi tanımam.
Meali: Param b.k gibi ama beraber harcayabileceğim erkek arkadaşım yok…Kendine güvenen itiraf.com erkeklerini hayatıma beklerim…İmza: Zengin ve şımarık kız ;)…

***
Dollys, Erkek , 25 , Mersin
Babam anneme sesleniyor "Hatun perdeler niye sonuna kadar kapalı?" diye. Annemden cevap gecikmiyor "Oğlun msn'de kız soyunduruyordur yine..."
Meali:Geçen Msnde kız soydum lan ben :):)

***
artıkkısarumuzkullanıyorm, Erkek , 30 , İzmir
Mesleğiniz ne kadar kozmetik olsa da, satılmak için depoya verilen pedlerin kalitesini çekiştirerek, sıkarak ve daha ileri gidip koklayarak sakın test etmeyin. Mazallah tam o sırada çaycı abla gelip sizi o halde görebilir, hatta size "Sapııık!" diye bağırabilir. Tecrübeyle sabittir...
Meali:Sevgili çaycı abla valla billa o pedlerle bişiy yapmıyordum... Sadece kontrol ederken birazcık kendimden geçmişim… Sende beni o halde görüvermişin… Diyeceğim; ben sapık felan değilim (birazcık daha geç gelsen görürdün sapığın ne demek olduğunu)…Lütfen kimseye dedikodumu yapma….

***
bensinem, Kadın , 26 , Adana
Doktor olan cep telefonu, meslektaşım olan çizme ve çanta, iş adamı olan sevgilim de yüksek limitli ek kart hediye etti. Beni en mutlu eden hediye ise eski sevgilimden gelen gül oldu. Kararlıyım, doğum günümde araba alan olmazsa eski sevgilime döneceğim.
Meali:Açık artırmayı başlatıyorum…Yok mu bana araba alan?!

***
sahtiyanist, Erkek , 24 , İstanbul
Sevgili koğuş arkadaşlarım, gece saat 02.30'dan 05.15'e kadar ormanda tavuk gibi gıdaklamak cezasını benim yüzümden aldığınızı bilmenizi istiyorum. Ama inanın benim bir suçum yok, çeşmeleri açık olan havuzdaki suyu yemek kaşığıyla boşaltma cezasını kaldıramadığım için ben şikayet etmiştim çavuşu. Cezanın hepimize yansıyacağını bilemedim.
Meali: Çok süper askerlik anıları biriktiriyorum…Eve gidince herkese tek tek anlatarak hayatlarından bezdireceğim…Allaam yareppim inşallah teskereyi almadan bi’kaç tane daha manyak ceza verir bu çavuş…(Dayanamıyorum gidip bi daha şikayet etcem, bi ceza daha alcam :) )

***
sinirsahibi, Erkek , 39 , Eskişehir
Birkaç gün sürecek olan bir seminerde tanıştık. Sürekli seminerin sonunda kartını ve telefon numarasını bırakacağını söyleyip mutlaka onu aramamı istiyordu. Bu yakın temas ve aşırı ilgiden açıkçası rahatsız oldum. Yine böyle bir sohbet ortamında "Sevgilin var mı?" diye sordu. 10 yıldır hayatıma tek bir kadının girmediğini söyledim. Şaşırmış vaziyette "Peki böyle nasıl yaşıyorsun?" diye sordu. "Karımla." dedim. Giderken de bırakmış olduğu selamını aldım.
Meali:Siteyi karımda takip ediyo…Bu yüzden dikkatli olmalıyım…(Karıcığım o seminerlerde seni düşünmekten başka bişey yapmıyorum…Hatta o kadar çok düşünüyorum ki alyansımı otelin odasında unutmuşum…Valla bak…)

İtiraf.com okurken kendikendime yaptığım "meal"leri buraya da taşımak istedim...Devamı da gelecek :) ...sanırım haftaya olur...Biterken "Mor ve ötesi - iddia" çalıyordu...(kendinize iyi bakın efendim)

23 Şubat 2009

Ben Bunları İzliyorum, Var mı itirazı olan :)

Normalde hiç çizgifilm izlemezdim..Küçükken bile izlemekten utandığımı, birisi odaya girdiğinde kanal değiştirdiğimi hayal meyal hatırlıyorum..Ama son bir haftadır hayatıma bir "cartoon network" ibaresi girdi ki sormayın...Günde en az yarım saat çizgifilm izliyorum artık :)...Geldiğim yere bakar mısınız? Çizgifilm izlemekten utanan bir çocuktan, en fazla seyrettiği kanal cartoon network olan eşek kadar adama :):...Utanmayı bırak, "Cartoon network'u açsana bi ne varmış" demeye başladım :)..Son derece mutluyum..Keşke daha önceden keşfetseymişim ya neyse...Fazla geç kalmış sayılmam...Sevdiğim çizgifilmlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum şimdi...Belki benim gibi birkaç kişiye daha bu alışkanlığı kazandırabilirim :P:)

-1-Ed Edd n Eddy

Aralarında en çok sevdiğim bu...Bu yüzden kendisini tanıtıyorum (diğerlerini tanıtmıycam)...Adları "Edward" olan 3 arkadaşın macerası anlatılıyor...Çoook zevkli :)...İlk izleyenler için çizimleri biraz garip ve iğrenç sayılabilir...Çocukların izlediğinden bile emin değilim...Ben olsam izlemezdim şahsen :)..."Edward"lara gelince...Ed -en solda- bildiğimiz salak...Edd (diğer adıyla iki d'li) entel-dahi, sürekli icad yapan bir çocuk (favorim)...Ama birazcık korkak :)...Kafasından hiç çıkarmadığı siyah bir şapkası var...Eddy ise tam anlamıyla bir "paragöz"...25 sente (ne eksiği ne fazlası) Edd'in yaptığı icaatları satmaya çalışır...Bu yüzden elinde bozuk para kavanozu ile gezer :) Sanırım grubun lideri de O...Ayrıca birkaç tane de yan karakter var...Ama onları tanıyacak kadar izleyemedim...Koskoca mahalle de bu çocuklardan başka hiç yetişkin yok...En güzel yanlarından biri de bu :)...Saat kaçta yayınlanıyor bilmediğim için tam bir saat veremeyeceğim...Ama her akşam Cartoon Networkta var...Sakın kaçırmayın :D:D:D

-2-Johnny Bravo

-3-Sünger Bob (cartoon networkta değil ama pazar günlerimin neşe kaynağı..sanırım ondan bulaştı bu çizgifilm hastalığı :) )


-4-Dexters Laboratory


-5-The Cramp Twins

16 Şubat 2009

Alternatif Gruplaşmalar

Malum...Ülkemizde her konu hakında gruplaşmalar var...Sağcı-solcu...Rapci-Rockcı...Alevi-Sunni...Galatasaraylı-Fenerli...Entel-cahil...Atatürk'ü sevenler-sevmeyenler...Her konuda rahatlıkla biribirimize düşebiliyoruz...Sanki birbirimizden nefret etmekteyiz de resmileştirmek için nedenler arayıp duruyoruz...Ve her geçen gün biraz daha saçmalaşıyor bu nedenler...

-Sayın seyirciler elimize ulaşan bir son dakika haberine göre Taksim Meydanı'nda Lostsever iki grup arasında çatışma yaşanıyor. Olayların Kate'in Jack'le birlikte olmasını hazmedemeyen bir grubun durumu protesto ederken; karşı görüşlü başka bir grubun "Ne o? Zorunuza mı gitti? Biz Sawyer denilen o kılıksızla beraberken bişey dedik mi? Jackimi kıskananlar çatlasın" demesi yüzünden ortaya çıktığı söyleniyor. Şu anda güvenlik güçleri olayları yatıştırmaya çalışıyor. İlk bilgilere göre 4ü çocuk 8 kişi yaralandı, 15 kişi göz altına alındı...

-Nescafe 3ü 1 arada reklamı ortalığı karıştırdı. Nescafesini kahvesi bol seven bir grup kreması bol sevenlere "yumuşak mısınız lan siz?" diyerek saldırdı. O sırada oradan geçmekte olan orjinalci 3 kişi "hepiniz hainsiniz...siz yokken biz vardık" diyince bol kahveciler orjinalcilerin üstüne yürüdü..Çevrede bulunan vatandaşlar arayay girerek olası bir faciayı önledi...

-Dün gece 'Siyaset Meydanı' istenmeyen görüntülere sahne oldu..."En iyi şovmen kim?" sorusunun tartışıldığı programda; Okancıların Beyazcılara "Beyaz hanım evladı" demesiyle sandalyeler havada uçuştu. Azınlıkta kalan M.Ali Erbilciler ise diğer iki gruba taş atıp kaçtı...

-Ankarada bir kafede Nokia'cılar ile Sony Ericsson'cular birbirine girdi. Olayın "hangi model telefon alayım" diye soran 23 yaşındaki M.Ö. yüzünden çıktığı öğrenildi. M.Ö. bölücülük yaptığı gerekçesi ile terörle mücadele ekipleri tarafından tutuklandı...

-Bir kavga haberi de sinema dünyasından geldi. Recep İvedik'i komik bulmayanlar İvedik-severlere saldırmak istedi. Olay ivedikseverlerin anti-ivedikçileri "konuşma lan" diye susturmasıyla başlamadan son buldu...

-Rtük binası önünde "Yemekteyiz"ciler ile "Dest-i izdivaç"cılar birbirine girdi. Yayın saatlerinin çakışması yüzünden ortaya çıkan gruplar kanalların "söz valla programların saatlerini değiştireceğiz...ikisini de kaçırmayacaksınız" açıklamasının ardından öpüşüp barıştı. Son alınılan bilgilere göre "Avrupa Yakası"cılarla "Yaprak Dökümü"cüler de Rtük binası önünde kapışmayı düşünüyorlarmış...

-İstanbul'da iki öğrenci Orhan Pamuk okuduğu gerekçesi ile.....bir dakika ya bu gerçekten olmuştu...
Biterken Mor ve Ötesi-Küçük Sevgilim çalıyordu...Kendinize iyi bakın efendim...

14 Şubat 2009

"Malum" Gün

" Hamdolsun" bu sene sevgililer günü beni teğet geçti :)...Bu yüzden rectoa'nın düzenlediği anti-gün şeysine destek veriyorum ve manifestosunu yayınlıyorum...Bu güne yalnız girmeyen arkadaşlar; sizlere de yalnızca bugünü değil tüm 2009 yılını sevgiyle geçirmenizi diliyorum..
(ps: Yarın bu post kendini kaldırabilirmiş..kuşlar söyledi...)

  • Dükkanlar "O" gün için sattıkları ürünleri, "O" güne özel sloganlarını
    gözümüze sokmasınlar.Dükkanlarının içerisinde bir yere saklasınlar, isteyen
    girer, görür. Hasta etmeyin adamı!
  • Firmalar şehirlerin dört bir yanına sevgi pıtırcığı fotoğraflarla "Siz de
    "O" gün sevişmek istemez misiniz?" ana temalı afişleri asmayı bıraksınlar.
    Sevişmiyosak bildiğimiz var dimi?
  • Özellikle tv programlarında, dizilerde "O" günü çağrıştıracak herhangi bir
    şey yapılmasın. Mümkünse "O" gün kimse tv'de öpüşmesin. Yine Var mısın Yok musun
    izleyip 500.000 tl çıkınca ağlayanları görüp eğlenelim.
  • Ve siz sevgililer! Sakın ola ki "O" gün el ele tutuşup, sevgi pıtırcığı
    şeklinde dolaşmayın. Ekibim, birbirlerinin gözünün içine bakıp "aşkoom "O" günün
    kutlu olsuuuaann" diyenleri teker teker bulup bana getirecek. "Hadi lan ordan"
    demeyin, çok kalabalığız.
  • "O" gün çiçekçiler kapatılsın. Anneler günü için annene hediye alırken tam
    da anneler gününde mi seçiyorsun hediyeyi? Gerek yok böyle şeylere. Adam olun
    söz dinleyin.

13 Şubat 2009

Dayak!?...


Bu videoyu ilk Kültürmantarı'nın blogunda izlemiştim. Fazla üzerinde durmamıştım o zamanlar. Şimdi bi arkadaşım göndermiş "al izle" diye.Meğer bizim kızlar (-oha hemen "bizim" oldu) acayip ünlü olmuş. Google'da yaptığım araştırmalar sonucunda her bir yanda kendilerine rastladım. Hazır elim değmişken de burada paylaşmak istedim.

Görüntü hakkındaki fikrime gelince...Yılmazın da "gacesi"ninde ağzına sçym...Dayak yiyen kız nasılda korkmuş yaa :(. Eminimki o anlarda bırakın Yılmaz'ı; "erkek" diye adlandırılan cinsi tanıdığına lanet etmiştir. İlk saniyeden itibaren kurtulmak için 40 takla atıyor çünkü...Ama yok...İlla dövcek o g.tü yere yakın cadı..."Ne olcak bişey mi yapcan" diye başlıyor var ediyor tokatı...Kız dayaktan kurtulmak için elinden ne geliyosa yapmaya çalışıyor (hatta kendi kimliğini hiçe sayıp "ne yapabilirim ki ben neyim ki?" filan diye konuyu geçiştiriyor) ama yine olmuyor..G.tü yere yakın kaltak kamerayı tutan kızında yardımıyla "senden ötürü" "benden ötürü" hırpalamaya devam ediyor...Kurtuluş yok...Kız susuyor; herşeyi -önce inkar- sonra kabul ediyor...Burnum kanıyo diyerek yalan (kendisi de bal gibi biliyor burnunun kanamadığını) bile söylüyor belki bırakır diye...Kaltağımız ise üzerinde egosunu tatmin edeceği birini buldu ya...Aynı sözleri çevire çevire kızcağızı "çeviriyor"...Saatlerce dayak yemiş bir hale getiriyor 5 dakikada..Kabul o tokatlar belki o kadar çok acı vermez...Ama kız utandığından mı korkusundan mı -burasını bilmiyorum- her darbede biraz daha yıkılıyor..Cadımızın yüzüne bile bakmaya bile cesareti kalmıyor...O an zorlasanız ikiz kuleleri bile onun bombaladığını itiraf ettirebilirsiniz...Belki o an ÖLMEYİ bile istemiştir...Sonra? Kaltağımız hiç birşey olmamış gibi kendinden emin ("5 dakka ağla sonra gel" diyecek kadar) kızımızın elini sıkıyor (daha yeni sille tokat döven o değilmiş gibi) ve oradan ayrılıyor...Sonrası?...kimse ne olduğunu bilmiyor...Büyü ihtimal Yılmaz ile gacesi barışmıştır...Kızımız ile dayakçı ablamız da hayatlarına hiç bir şey olmamış gibi devam ediyordur (kız kimseye birşey söyleyememiştir ayrıca)...Ama kızımız "g.tü yere yakın cadı"yı her gördüğünde elini ayağını birbirine dolaştırmadıysa bende Panda değilim!..Dayakçı kaltağa gelince...ben onun ta !?%....Ne hali varsa görsün....

Evet...Bu görüntüler üzerine bi tez bile yazabilirim...Ama ağzımı daha fazla bozmak istemiyorum...Sizin yorumlarınız???

10 Şubat 2009

Henüz Tanışmadığım Sevgilime Mektup

Pşşt Naber kız :) (kusura bakma, daha birbirimize nasıl hitap ettiğimizi bilmediğimden böyle saçma bir giriş yaptım)

Sana bu mektubu 2009 yılının sıkıcı bir gününden yazıyoum. "Yazıyorum"...çünkü -bir- dediğim gibi çok sıkıldım -iki- Şebnem Ferah'ın henüz tanışmadığı sevgilisinden bahsetmesini kıskandım (benim ondan neyim eksik?!)...Şimdi oturup "o zamanlarda mektup yazmak kalmışmıydı?" diye sorabilirsin. Tavsiyem:sorma. Kalbini kırarım çünkü. Herhalde mektup yazmıyorum. Bunu bir mikrosoft wörld dosyasına kaydedeceğim, sen "aaa dur gizli saklı bişeyler var mı?" diye bilgisayarımı karıştırırken bulup okursun...(mektubu nerden bulacağına gelince...ya da dur...burayı okuyorsan zaten bulmuşsun...lütfen okuduktan sonra başka yerleri karıştırmadan bilgisayarı kapat :D)

Neyden bahsedeceğime gelince...en ufak bir fikrim yok. Kafama göre takılcam. Çünkü hakkında da birşey bilmiyorum. Belki henüz tanışmadık (korkma, herkes gibi "şimdi tanışalım mı ehehehe" esprisini yapmayacağım)..Ya da tanışıyoruz ama sevgili olacağımızın farkında değiliz(eğer öyleyse ve bunu biliyosan bir işaret ver..söz valla kimseye söylemiycem:))..Bu yüzden tam olarak ne diyeceğimi bilemiyorum. Şimdiden pot filanda kırmak istemiyorum...Ne diycem şimdi?...Hah bak aklıma ne geldi. Eminimki birkaç kendini bilmez hakkımda ileri geri konuşacaktır. Eğer öyle bir tiple karşılaşırsan "işim çıktı" diyerek hemen ordan uzaklaş. Hatta imkanın varsa tekme at :). Bunu yaptıysan mektubun devamını okumana gerek yok. Ama eğer o kendinibilmezi dinlediysen...sana kendimi savunayım (ki mektubunda bir konusu olsun...ön tanıtım hesaabı :P)

Bir kere onların (birden fazla kişilerdir belki)dediği gibi meraklı değilim. Dedikoduyu hiç sevmem..Belki birazcık severim ama bu dedikoducu olduğumu göstermez. Hem şimdi onlar da dedikodu yapmış olmuyorlar mı? yaa :) Cimri de değilim (bunu kimlerin söylediğini biliyorum. bi kola ısmarlamadım diye cimri mi oldum halla halla) Tutumlu olmak ne zamandır cimrilik oldu? Yeri geldiğimde paramı harcarım ben...Ayrıca o kızların hepsi arkadaşım..Tamam belki hepside sadece arkadaşım değildi ama boşver. Hem o kadar da çok sevmedim kendilerini. Bitek Hatice azıcıkta Kübra ile Yasemin...diğerleri öylesineydi...hepsi de geçmişte kaldı zaten...öhm...sanrım bu kadar. aklıma başka bişiler geldikçe eklerim. Daha kızıma (belkide "kızımız" deeermişim) mektup yazacağım...En kısa sürede gelip beni bulman dileği ile..(fazla geç kalma taam mı?)..Sevgilerimle Panda

2 Şubat 2009

Dünyada Tek Başına


Evde canı sıkıldı. Biraz dışarı çıkmak istedi. Geceden kalma kıyafetlerini çıkardı. Alelacele bir kot ile tişört geçirdi üstüne. O sırada saatle göz göze geldi. 11’e geliyordu. “Enteresan” diye düşündü. Her gün bu saatte kapısını çalan temizlikçi kadın bugün gelmemişti. Bunca yıldır –sektirmeden- her gün gelmişti oysa… Bu konu üstünde fazla durmadı. Yanına birkaç eşyasını alıp dışarı çıktı.

Dışarıdaydı şimdi. Ancak burada da bir gariplik vardı. Caddelerin, sokakların en kalabalık olması gereken zamanda her yer boştu. Bütün dükkânlar kapalıydı. Yoğunluğundan şikâyet ettiği trafikte bile tek bir araç yoktu. Biraz yürüdü. Eğer başka yerlere giderse birilerine rastlayacağını ümit etti. Rastladığı kişilere bu ıssızlığın sebebini sorabilirdi. 5-6 sokak geçtikten sonra içindeki bu küçük ümit de kaybolmaya başladı. Hiçbir yerde kimseyi görememişti çünkü. Birden cep telefonu geldi aklına. Arkadaşlarını arayıp neler olduğunu öğrenebilirdi. Teker teker arkadaşlarını aramaya başladı. Ama hiçbiri cevap vermedi. Kafası karıştı. Birilerinin O’na kötü bir şaka yaptığını düşündü. Sonra kendi kendine “saçmalama” dedi, “Koca şehir sana neden oyun oynasın ki?”…En iyisi evine dönmekti. Televizyondan neler olduğunu anlayabilirdi.

Evine geldi. Temizlikçi kadın hâlâ ortalıkta yoktu. Ancak bu şaşırılacak en son şeydi. Hemen televizyonu açtı. Hiçbir kanalda yayın yoktu. Televizyon kanalları bile ortalıktan kaybolmuştu. Bilgisayarını açtı. Orada da bir cevap bulamadı. İyice kafası karıştı…

Birden göz kapakları ağırlaşmaya başladı. Vücudunun uyuştuğunu hissetti. Uyumaya direnmek istiyordu ama başaramıyordu. Gözleri yavaş yavaş kapandı. Uykuya dalmadan önce bu işte de bir gariplik olduğuna karar verdi... Ve derin bir uykuya daldı.

Uzunca bir süre uyudu. Sonra yavaş yavaş kendine geldi. Tahminince bir günden fazla süre geçmişti. Acıkmıştı. Mutfağa gidip karnını doyurdu. Dışarıdan araba kornalarının sesleri geliyordu. Pencereye yanaştı. Cadde her zamanki gibi kalabalıktı. Neler olduğunu öğrenebilmek için televizyonu açtı. Haberler vardı. Bir bayan spiker düzgün aksanıyla konuşuyordu:

- “Dün tüm dünya üzerinde oynanan saklambaç oyunu büyük bir felaketle sonuçlandı. Oyunda hile yapıp herkesi sobelemek isteyen çılgın bir bilim adamı dünyaya uyku bombası attı. Bayılan çoğu dünyalı daha uyanamadı. Çin tamamı ile yok oldu……”

Şimdi neler olduğunu anlamıştı. Her şey yerine oturmuştu…İlk şoku atlattıktan sonra temizlikçi kadına döndü: “madem oyun oynuyosunuz, insan beni de çağırır” dedi…

Uzun zamandır "garip hikaye" yapmıyodum, özlemişim :)...sipeyşıl tenks tu "rectoa"...Biterken "Murat Boz - uçurum" çalıyodu...kendinize iyi bakın efendim